açıktan
Dil: Türkçe
-
[zarf, mecaz]
Bir yerin uzağından
- Fakat yüksek rütbeli memurlar ve zülfüyâre dokunmaktan çekinenler sazın peşinde ve etrafında giden bu kayık ve sandalların aralarına girmezler de onları ancak kenarlarından ve biraz açıktan takip ederlerdi.
-
[zarf, mecaz]
Sıra ve aşama gözetilmeden, dışarıdan atayarak
- Yoksulluğun yüzerek sonsuz denizlerinde / Gördüğün her kıtaya açıktan diş bilersin
-
[zarf, mecaz]
Önceden belirlenmiş bir bütçeye bağlı kalmaksızın
- Farz olan, kıraatin yerine gelecek şekilde Fatiha’nın ilk üç ayetinin gizli okunacak yerde açıktan, açıktan okunacak yerde gizli okunmasıdır.
-
[zarf, mecaz]
Açık olarak
- Üstelik açıktan yol harçlığı falan da veriyor bana.
- [zarf, mecaz] Sesli olarak, yüksek sesle
- [zarf, mecaz] Ayrıca, ek olarak