acılaşmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Tadı bozulmak; acımak
- Annemin acılaşmış tereyağlarını, buzdolabında çok kalmış yemekleri hizmetçilere yedirdiğini o sıralarda görmüştüm.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Acı duruma gelmek
- Sesi gerçekten acılaşmıştı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz]
Yemlerde genellikle yağ asitlerinin oksidasyonu ve hidroliz sonucu uygun olmayan koku ve tat meydana gelmek
- Önce tatlı tatlı başlayan dolaylı yoldan taşlamalar, dokundurmalar, takılma ve alaylar söz uzadıkça ... acılaşmıştı.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Dokunaklı duruma gelmek
- [nesnesiz, mecaz, mecaz] Konuşma sert bir durum almak