ağır hava
Dil: Türkçe
-
[isim, müzik, mecaz]
Basıncın düşmesi sebebiyle meydana gelen, insanın üzerine baskı yapan hava
- Leipzig'in caddelerinde, sokaklarında dolaşırken isli, rutubetli, ağır hava altında ezilecekmiş gibi gelirdi Ülkü'ye.
-
[isim, müzik, mecaz]
Kirlilik veya rutubet oranı yüksek olan hava
- Bir keresinde, davetli bulunduğu bir toplantıda, lafını bilmez birisinin, ‘Canım, bırak şu ağır havaları da bir oyun havası çalıver’, demesi üzerine, tamburunu kaptığı gibi çıkıp gitmiştir.
-
[isim, müzik, mecaz]
Yavaş tempoda çalınan ezgi veya oynanan oyun
- O gece eve bir ağır hava çöktü. Arife'nin de başı tuttu, hastalandı.
- [isim, müzik, mecaz] Sıkıcı, bunaltıcı, karamsar durum