akıntı
Dil: Türkçe
-
[isim, tıp]
Akmak işi
- Musluğun akıntısı bir türlü kesilemedi.
-
[isim, tıp]
Bir sıvının kesintisiz biçimde akması
- Tükenmez kalemin yer yer akıntısı lekelemişti kâğıdı.
-
[isim, tıp]
akım
- Bataklıklardan kurtulduktan sonra akıntıyı takip ederek bir köye giriyordum.
-
[isim, tıp]
Suyun akmasını sağlayan eğim
- Yan bölümlerin iki yöne akıntısı olurken çatının merkez bölümündeki akıntısı dört yöne sağlanmıştır…
-
[isim, tıp]
Çam türü ağaçlarda bulunan reçinenin eriyerek akması olayı
- Ertesi sabah sol kulağımda ağrı ile beraber akıntı başladı.
- [isim, tıp] Sıvı yapıştırıcıların ağaç yüzeylerine gereğinden çok sürülmesi ile oluşan durum
- [isim, tıp] Hastalık sebebiyle vücudun herhangi bir yerinden sulu madde akması; sızıntı