aksetmek
Dil: Arapça ʿaks + Türkçe etmek
-
[-e, -den, -e, mecaz]
yansımak
- Ve aynaya akseden alın kırışığında / Ölümü hatırlarız solgun mum ışığında
-
[-e, -den, -e, mecaz]
yankılanmak
- Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla / Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi
-
[-e, -den, -e, mecaz]
Birileri aracılığıyla duyulmak
- Zaptiye ve hafiye vakalarına dair havadisler bize, âdeta, efsaneleşmiş olarak aksetmez miydi?