alabildiğine
Dil: Türkçe
-
[zarf, mecaz]
Sınırsız, uçsuz bucaksız bir biçimde
- Demin bana, 'Şeker değiliz ya eriyeceğiz!' diyen arabacı artık beygiri çalakamçı sürüyor; genç, dinç hayvan da arabayı alabildiğine koşturuyordu.
-
[zarf, mecaz]
Olanca hızı ile
- Sınıfların ve sınıf farklarının tamamıyla yok edilmesi için Stahanov hareketi alabildiğine inkişaf ettiriliyor.
- [zarf, mecaz] Aşırı derecede, gereğinden çok; gırla, sıvırya