alan
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, fizik, sinema, televizyon, spor]
Düz, açık ve geniş yer; meydan, saha
- Bir gün Kezban, koyunlarını gölgelendirdiği ormanın alanından geçen bu adama rast geldi.
-
[isim, mecaz, fizik, sinema, televizyon, spor]
Orman içinde düz ve ağaçsız yer; düzlük, kayran
- Sanat kapalı bir alan değildir; sanat eseri herkes için, bütün toplum için yaratılır.
-
[isim, mecaz, fizik, sinema, televizyon, spor]
yüz ölçümü
- Yer çekimi alanı. Mıknatıs alanı. Elektrik alanı.
- [isim, mecaz, fizik, sinema, televizyon, spor] Eski Roma'da açık hava gösterisi yapılan geniş yer
- [isim, mecaz, fizik, sinema, televizyon, spor] Bir çalışma çevresi
- [isim, mecaz, fizik, sinema, televizyon, spor] İçinde birtakım kuvvet çizgilerinin yayılmış bulunduğu varsayılan uzay parçası
- [isim, mecaz, fizik, sinema, televizyon, spor] Bir alıcı merceğinin net bir görüntü sağlayabildiği derinlik ve genişliğin bütünü
- [isim, mecaz, fizik, sinema, televizyon, spor] Yarışmaların, karşılaşmaların ve oyunların oynandığı yer; saha