aldatmak
Dil: Türkçe
-
[-i]
Beklenmedik bir davranışla yanıltmak
- Ama bu münferit hayranlıklar aldatmamalı bizi.
-
[-i]
Karşısındakinin dikkatsizliğinden, ilgisizliğinden yararlanarak onun üzerinden kazanç sağlamak
- Üç defadır bu yezit beni aldatıyor.
-
[-i]
Birine verilen sözü tutmamak
- Arkadaş bizi aldattı, toplantıya gelmedi.
-
[-i]
Yalan söylemek
- Dekor, tarihî esvap gözleri aldatıyor.
-
[-i]
Bir şeyin görünürdeki durumu, o şeyin niteliği bakımından yanlış bir kanı vermek
- Genç kızı aldatmak için dil dökmeye başlamıştır.
- [-i] Yanlış yapmaya yöneltmek; kandırmak
- [-i] Karı ve kocadan biri eşine sadakatsizlik etmek, ihanet etmek
- [-i] Olmayacak bir şeyle oyalamak