âlem
Dil: Arapça ʿālem
-
[isim, gök bilimi, zamir, mecaz]
evren
- İnsan âlemde, hayal ettiği müddetçe yaşar.
-
[isim, gök bilimi, zamir, mecaz]
dünya
- Geçen kışın tiyatro, cambazhane âlemlerini uzun uzun tasvir ediyordu.
-
[isim, gök bilimi, zamir, mecaz]
Aynı konu ile ilgili kimseler
- Hayvanlar âlemi.
-
[isim, gök bilimi, zamir, mecaz]
Bu kimselerin uğraşlarının bütünü
- Bıyıklı ne âlemlerde? Gene o iki küçük beyle haremde piyano odasında.
-
[isim, gök bilimi, zamir, mecaz]
Belli bir gruptaki canlıların bütünü
- Bu yaptığından dolayı âleme rezil oldun.
-
[isim, gök bilimi, zamir, mecaz]
Durum ve şart
- Fakat onun Türk ve Müslüman dostları hep alafranga ve zengin bir âlemde yaşarlardı.
-
[isim, gök bilimi, zamir, mecaz]
Herkes, başkaları
- O gün evde iki gün önceki araba âlemlerini düşünüyordu.
- [isim, gök bilimi, zamir, mecaz] ortam
- [isim, gök bilimi, zamir, mecaz] Kendine özgü birçok niteliği bulunan şey
- [isim, gök bilimi, zamir, mecaz] Farklı davranış içinde bulunan kimse
- [isim, gök bilimi, zamir, mecaz] eğlence