alışmak
Dil: Türkçe
-
[-e, nesnesiz]
Bir işi tekrarlayarak kolaylıkla yapabilmek
- Muhtaç değiliz ama ben çalışmaya alıştım.
-
[-e, nesnesiz]
Yadırgamaz duruma gelmek
- Dar ve alıştığımız çerçeve içinden çıkmak bizi şaşırtacağı için onu istemeyiz.
-
[-e, nesnesiz]
Uyar duruma gelmek, intibak etmek
- Bu mesleğe alışmış gibi görünüyor.
-
[-e, nesnesiz]
Sürekli ister olmak, bağımlılık kazanmak
- Kötü şeylere alışmak çok kolaydır.
-
[-e, nesnesiz]
ısınmak
- Birdenbire ona alıştığını hissediyor ve bu işe ayrıca şaşıyordu.
- [-e, nesnesiz] Yaban hayvanı evcil duruma gelmek
- [-e, nesnesiz] tutuşmak
- [-e, nesnesiz] Dayanıklı bir duruma gelmek
- [-e, nesnesiz] kanıksamak