alt
Dil: Türkçe
-
[isim, sıfat, sıfat]
Bir şeyin yere bakan yanı; zir, üst karşıtı
- Pantolonlarımızı şiltelerimizin altına seriyoruz, onlar bütün hafta orada ütüleniyor.
-
[isim, sıfat, sıfat]
Bir nesnenin tabanı
- Ayağındaki altları nalçalı koca bahçıvan kunduraları ile ona yetişmesi imkânsızdı.
-
[isim, sıfat, sıfat]
Oturulurken uyluk kemiklerinin yere gelen bölümü
- Altına sandalye çekmek.
-
[isim, sıfat, sıfat]
Bir şeyin yere yakın bölümü
- Alt sınıf. Alt cins. Alt takım.
-
[isim, sıfat, sıfat]
Birine göre daha aşağı mevkide olan kimse; madun
- Yeleğinin alt düğmesi iliklenmemiş.
- [isim, sıfat, sıfat] Sınıflamalarda ikinci derecede olan; ast
- [isim, sıfat, sıfat] Birkaç şeyden aşağıda olan