anaç
Dil: Türkçe
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Şefkatli, anne gibi davranan
- İki saattir eski geyik postu seccadesinin üstünde salatüselam çeken Fatma Hanım, tüneğinden inecek bir anaç tavuk edasıyla ayağa kalkınca birdenbire hiddetlendi.
-
[sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz]
Yavru yetiştirecek duruma gelmiş olan hayvan
- Bir yıllanmış ağaca anaç derler, babaç demezler.
- [sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz] Yemiş verecek durumdaki ağaç
- [sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz] Kurnaz olan
- [sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz] deneyimli
- [sıfat, isim, isim, mecaz, mecaz, mecaz] Başına buyruk olan