anlamak
Dil: Türkçe
-
[-i, -den, nesnesiz, -den]
Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak; fehmetmek
- Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum.
-
[-i, -den, nesnesiz, -den]
Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek; fehmetmek
- Hani bunu anladık ama!
-
[-i, -den, nesnesiz, -den]
Sorup öğrenmek
- Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım.
-
[-i, -den, nesnesiz, -den]
Doğru ve yerinde bulmak
- Hele bir de denizcilikten anlamıyorsanız su üstünde bahadırlık göstermek yerine beceriksizlik göstereceksiniz demektir.
-
[-i, -den, nesnesiz, -den]
Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek; çakozlamak, fehmetmek
- Bu ilaçtan hiçbir şey anlamadım.
- [-i, -den, nesnesiz, -den] Bir şey hakkında bilgisi bulunmak
- [-i, -den, nesnesiz, -den] Yarar sağlamak