asıl
Dil: Arapça aṣl
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Bir şeyin kendisi, kopya karşıtı
- Bir belgenin aslı.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Bir şeyin ilk olarak ortaya çıktığı yer
- Fuar sözüne gelince onun aslı Latincedir.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
gerçeklik
- Hâlbuki bunların hiçbirisinin aslı yoktu.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
soy
- İnsan, dedi, aslını unutmamalıdır.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
esas
- Ama benim asıl niyetim eski sevgilisinin adını öğrenmek.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
temel
- Asıl edebiyat nesirdir.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Aranılan nitelikleri en çok kendinde toplamış olan
- Asıl jüri üyesi sınava gelmediğinden yedek üye çağrıldı.
-
[isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf]
Bir görevde asaleten bulunan, yedek karşıtı
- Bana umut vermeye çalışıyor ama asıl onun teskin edilmeye ihtiyacı var.
- [isim, sıfat, sıfat, sıfat, sıfat, zarf] (a'sıl) Gerçekten, gerçek olarak