asılmak
Dil: Türkçe
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, argo]
Asma işi yapılmak veya asma işine konu olmak
- Yan yana asılmış aynı boyda tablolar gördük.
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, argo]
Bir yere tutunup sarkmak
- Çocuk annesinin eteğine asıldı.
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, argo]
Tutup çekmek
- Sabah ezanı okunur okunmaz hazırlanarak kimseye görünmeden, yalıdan bir sandala atlayarak küreklere asıldım.
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, argo]
Hızla eline almak
- Yeni icat mıdır, ip parasını asılan derbederden üste almak?
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, argo]
Boynuna ip geçirip sallandırılarak öldürülmek; idam edilmek
- Ufak tefek onarım işlerine koşacak yardımcılara her zaman ihtiyaç duyulurdu. Bunu bildiğinden daha çok asılıyordu işine.
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, argo]
Bir şey isterken karşısındakini tedirgin edecek derecede üstelemek, ısrar etmek, ileri gitmek
- Bu kart adam bana asılıyor mu yoksa düşündüğünü dobra dobra söyleyen açık sözlü birisi mi bu adam?
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, argo] Sonuna kadar mücadele etmek
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, argo] Karşı cinsin ilgisini çekmek için rahatsız edici davranışlarda bulunmak; sulanmak