ayarlamak
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir ölçünün doğruluğunu belli bir örneğe göre düzeltmek, doğrulamak
- Saati radyoya göre ayarlamak.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir aygıtı belli bir iş yapabilecek duruma getirmek
- Derken kamerayı bir başka sahneye ayarladık.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
İşleri birbiriyle çatışmayacak veya zamanında bitirecek bir biçimde düzenlemek
- Kanunlar, vatandaşın hareket tarzını ayarlayan kaidelerden ibarettir.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir şeyi, bir işi amaca uygun şekilde düzenlemek
- Babamı ayarlarsam sinemaya gideceğim.
-
[-i, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz]
Birisini isteklerini kabule razı etmek
- Madem öyle bende duraktan taksi ayarlarım, böylece seni olacak işinden alıkoymam.
- [-i, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz] Bir şeyi temin etmek