aydınlık
Dil: Türkçe
-
[isim, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz]
Bir yeri aydınlatan güç, ışık; gün ışığı
- Azar azar büyüyen aydınlığa doğru var gücümle koşuyordum.
-
[isim, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz]
Bir yapının ortasına gelen oda ve öbür bölümlerin ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk
- Aydınlık bir oda.
-
[isim, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz]
Işık alan
- En bilmediği çapraşık bir işi beş, on cümle ile anlatınız, onu sizden daha aydınlık bir görüşle kavrardı.
-
[isim, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz]
Kolay anlaşılacak derecede açık olan; vazıh
- Aydınlık bir yüz.
- [isim, sıfat, sıfat, mecaz, sıfat, mecaz] Kötülükten uzak, temiz, saf olan