bağlanmak
Dil: Türkçe
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Bağlama işine konu olmak
- Ceviz ağacının bir dalına bağlanmış salıncak, hafif hafif kıpırdanıyordu.
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Sevmek, içten bağlı olmak
- Ona bağlandığım kadar / Hiçbirine bağlanmadım / Sade kadın değil, insan
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz]
Yalnızca belli bir işle uğraşmak
- Gülseren abla yiğit kadın, Yıldırım'ın ölümünden sonra, bağlanan emekli maaşını kabul etmedi.
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz] Bir şey bir kimseye ayrılmak, tahsis edilmek
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz] Sözle veya yazılı olarak bir şeye bağlanmak; angaje olmak
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, mecaz] Beklenen şey elde edilmez olmak