başlamak
Dil: Türkçe
-
[-e, nesnesiz]
Bir işe girişmek, harekete geçmek
- Şairliğe on sekiz yaşında gazel ve rubailerle başlamıştı.
-
[-e, nesnesiz]
Çalışır, işler, yürür duruma girmek
- Bundan başka, evlenme hayatı da oldukça başarılı başladı.
-
[-e, nesnesiz]
Ortaya çıkmak, başlangıç noktası oluşturmak
- Şiirimiz milletimizin Anadolu'daki teşekkülü ile başlar.
-
[-e, nesnesiz]
Görülür duruma gelmek
- Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık başlardı.
-
[-e, nesnesiz]
Ay, mevsim, ağrı vb. kendini hissettirmek, etkisini göstermek; almak
- Kış başlarken yapraklar döküldü.