batırmak
Dil: Türkçe
-
[-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
Bir şeyin sıvı veya yumuşak bir maddenin içine gömülmesine yol açmak, batmasını sağlamak
- Yumuşak lifi alarak kurnaya batırdı.
-
[-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
Sivri uçlu bir şeyi yumuşak bir yere saplamak
- ... sonra bir iğne bulup kaba etlerine art arda batırmışlar da o bunların hiçbirine tepki göstermemiş.
-
[-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
Denizde ve suda yüzen taşıtların suya gömülmesine, batmasına sebep olmak
- Üstünü başını batırmış.
-
[-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
Elindeki mal, para vb. varlığını kaybetmek
- Borca batırmak.
-
[-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
Çok kirletmek
- Ne saklayayım gaflet ettiğimi / Elimle batırmışım gençliğimi
- [-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz] bulamak
- [-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz] Bir şeye aşırı derecede maruz bırakmak
- [-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz] Son bulmasına sebep olmak
- [-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz] Bir kimseyi çekiştirip iyice kötülemek
- [-e, -i, -i, -i, -i, -i, -i, -i, mecaz, -i, mecaz] mahvetmek