baygın
Dil: Türkçe
-
[sıfat, zarf]
Bayılmış, kendinden geçmiş
- Bir aralık bir şey ‘çat’ dedi, yere bir şey düşmüş diye gözleriyle aranırken kolları arasındaki adamın ‘pat’ diye baygın hâlde yere düştüğünü gördü.
-
[sıfat, zarf]
mahmur
- Az beli bükük ve gözleri biraz baygın bir ihtiyar.
-
[sıfat, zarf]
Gönül vermiş
- Bahçe kapısına varmadan daha / Baygın kokusu ıhlamurun
-
[sıfat, zarf]
İnsanı kendinden geçirir gibi olan
- Açık eflatun ipek perdeler baygın ve büyük kelebek kanatları hâlinde yere kadar uzanıyordu.
-
[sıfat, zarf]
Yığılmış, dökülmüş
- İki tarafına sarhoş sarhoş sallanan sandalda balıkçıyı baygın buldu.
- [sıfat, zarf] Bayılmış, kendinden geçmiş bir biçimde