bayılmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -e, mecaz, -den, -i, argo]
Baygın duruma girmek, uyur gibi olmak, kendinden geçmek, kendini kaybetmek, geçici bir süre bilinç kaybına uğramak
- Anasının bayıldığını gören çocuk avaz avaz ağlamaya başlamıştı.
-
[nesnesiz, -e, mecaz, -den, -i, argo]
Çok hoşlanmak, çok sevmek, hayran kalmak
- Tüm güzel ve yüce şeylere bayılırım. Doğuştan duygusalımdır ben.
-
[nesnesiz, -e, mecaz, -den, -i, argo]
Sıcak, açlık, susuzluk, yorgunluk vb. etkenlerle dayanma gücünü yitirmek
- Uzakta görülen manzaralar insana sıcaktan bunalmış ve bayılmış hissini verir.
-
[nesnesiz, -e, mecaz, -den, -i, argo]
Çiçek ve sebze gibi yeşillikler için susuzluk veya sıcaktan yaprakları buruşup tazeliğini kaybederek solmak
- Onu yap bunu yap, okula git gel, özel derslere git gel, ayda bir doktora git, sıraya gir, bir sürü para bayıl.
- [nesnesiz, -e, mecaz, -den, -i, argo] Karşılık olarak ödemek