beklemek
Dil: Türkçe
-
[-i]
Bir iş oluncaya, biri gelinceye değin bir yerde kalmak, durmak
- Ben de seni bekliyordum zaten.
-
[-i]
Süre tanımak, acele etmemek
- Bu ikramın sebebini anlamak için telaşsız bekledi.
-
[-i]
Bir şeyi, bir kimseyi gözetmek, korumak, muhafaza etmek
- Eşyayı beklemek. Tutukluları beklemek.
-
[-i]
Herhangi bir şey ummak
- Nikâhtan bu kadar keramet bekleme!
-
[-i]
Karşılaşma ihtimali bulunmak
- Oysa bizi bekleyen yaşam bu değildi.
-
[-i]
Bir kimsenin gelmesini veya bir işin olmasını gözler vaziyette olmak
- Bu tecrübeli deniz kurdunun muhakkak bir beklediği var.
- [-i] oyalanmak