benzetmek
Dil: Türkçe
-
[-e, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
Benzer duruma getirmek
- Görevler insanları birbirlerine benzetiyor.
-
[-e, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
Bir şeyde başka şeye benzeyen yönler bulmak
- Omuzları çökmüş, kambur bir dilenciye benzetiyorum kendimi.
-
[-e, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
Olduğu biçimden daha kötü bir duruma getirmek
- Her zamanki gibi ustaca makyaj sayesinde yüzümü iyice benzetmişti.
-
[-e, -i, -i, mecaz, -i, mecaz]
dövmek
- Haldun ikisini de bir güzel benzetti ama bir daha Fazıl’la alay etmeye kalkmadı.