bilmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Bir şey hakkında bilgi sahibi olmak, öğrenmiş bulunmak
- Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Bir şeyi anlamak, onun farkına varmak, gerçeğine ermek
- Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak
- Dikiş ve ütü bilir, çay servisi yapabilir.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Beceri ve ustalık isteyen bir işten anlıyor ve o iş elinden geliyor olmak
- Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Birini veya bir şeyi özelliklerinden tanıyıp çıkarmak
- Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
sanmak
- Sevmeyi bilmek, sevebilmek de bir hüner, bir mutlu Allah vergisiydi.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Sorumlu kabul etmek, muhatap kabul etmek
- Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Bir şeyi yapmaya yeteneği olmak
- Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Birinin, bir şeyin veya bir olayın tanıtılan veya belirtilen biçimde olduğunu düşünmek
- Müdüre İngilizce bildiğimi söyledim.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
İşine gelmek, uygun bulmak
- Teşekkürü borç bilirim.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Bir dili kullanabilmek
- Bütün insanları kardeş biliyorum.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
Öyle olduğunu kabul etmek
- Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.
-
[nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi]
-a / -e eki almış bir fiilin sonuna gelerek fiilin bildirdiği işi yapma gücünde bildiren birleşik fiiller oluşturur
- O melodram ve romantiklik bana sindi. Yılmaz Güney'in Umut (1970) filmini seyredene kadar da gitmek bilmedi.
- [nesnesiz, -i, -i, -i, -i, -i, dil bilgisi, dil bilgisi] Olumsuz şekli bazı mastarlardan sonra kullanıldığında iş ve hareketin geciktiğini, uzun süre yapılmadığını veya bir türlü olmadığını ifade eder