boğaz
Dil: Türkçe
-
[isim, coğrafya, coğrafya, coğrafya, mecaz, mecaz]
Boynun ön bölümü ve bu bölümü oluşturan organlar; ümük, kursak
- Ses, ciğerlerde biriken havanın boğaza çarpması demektir.
-
[isim, coğrafya, coğrafya, coğrafya, mecaz, mecaz]
Şişe, güğüm vb. kaplarda ağza yakın dar bölüm
- Şişenin boğazı. Testinin boğazı.
-
[isim, coğrafya, coğrafya, coğrafya, mecaz, mecaz]
İki dağ arasında dar geçit
- Yol üzerindeki derbentleri ve boğazları işgal ederek ordunun başında bunları takip ediyordu.
-
[isim, coğrafya, coğrafya, coğrafya, mecaz, mecaz]
Dar ve derin akarsu vadisi
- İşçilerin boğazı bizden olacak.
-
[isim, coğrafya, coğrafya, coğrafya, mecaz, mecaz]
İki kara arasındaki dar deniz; kısık
- Hayat zor anne, kaç boğazız evde, ağabeyim hangi birimize yetişsin.
-
[isim, coğrafya, coğrafya, coğrafya, mecaz, mecaz]
Yedirip içirme yükümü
- Boğazına düşkün.
- [isim, coğrafya, coğrafya, coğrafya, mecaz, mecaz] Yiyeceği içeceği sağlanan kimse
- [isim, coğrafya, coğrafya, coğrafya, mecaz, mecaz] Yeme içme