buğulu
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Üzerinde buğu bulunan, buğulanmış
- Hüseyin Ağa, aşağıda koruk sıkmış, buğulu bardaklarla geldi.
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Süzgün, dalgın bakışlı olan (göz)
- Buğulu gözlerinde o eski yakamozlar parladı.
-
[sıfat, mecaz, mecaz]
Dokunaklı, pes (ses)
- Buğulu bir sesi var. Ben böyle sese biterim.