büyümek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz]
Organizmanın bütününde veya bu bütünün bir bölümünde boyutlar artmak, irileşmek, eskisinden büyük duruma gelmek
- Büyür güzellikleri, vücutları, kısmetleri / Çocuklar uyurken.
-
[nesnesiz, mecaz]
Belli bir yaşa gelmek
- İhtiyar Süleyman Çavuş'un ellerinde büyüdüm.
-
[nesnesiz, mecaz]
Yaşı artmak; yaş almak
- Fakat büyüdükçe o kadar sevdiği bu oyunlara veda etmek lazım gelecekti.
-
[nesnesiz, mecaz]
Şiddeti artmak
- İkinci de okuduktan sonra kavga büyüdü.
-
[nesnesiz, mecaz]
Sayıca artmak
- Barbarosların ülkesi büyüdükçe büyüyordu.
- [nesnesiz, mecaz] genişlemek
- [nesnesiz, mecaz] Önem ve değer kazanmak