büyütmek
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz]
Büyük duruma getirmek; büyültmek
- Onun hicvi, yalnızca görüntüleri büyüten bir büyüteç değil.
-
[-i, mecaz]
yetiştirmek
- Evet, Özlem, kaçırdın, benim annem hem çalışıp hem tek başına beni büyüttü.
-
[-i, mecaz]
Olduğundan fazla görmek veya göstermek
- Bir ara yine işi büyüttüğüne, hayale kapıldığına hükmetti.