çalkantı
Dil: Türkçe
-
[isim, mecaz, mecaz]
Deniz ve gölde dalgalanma
- Kaptan, gemiyi ağzına kadar doldurmuş, gemi yan yatmış, bir deniz çalkantısıyla alabora olmuş.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Çalkanmış şey
- Lodos rüzgârı es esebildiğine / Dinmesin gönlümdeki çalkantı
-
[isim, mecaz, mecaz]
Kalbur yardımıyla ayrılan çer çöp
- Beraat etmen büyük çalkantı yaratır basında.
- [isim, mecaz, mecaz] coşku
- [isim, mecaz, mecaz] Kargaşa ve bunalımın yol açtığı düzensiz, karışık, sıkıntılı durum