canlanmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, -de, -den, mecaz]
Gücü artmak, diri duruma gelmek
- Biraz oyalandıktan sonra canlanan parmaklarını beyaz tuşlarda koşturarak çalmaya başladı.
-
[nesnesiz, -de, -den, mecaz]
Harekete geçmek
- Bir kere gözlerime baksanız anlardınız / Sizin için kalbimde canlanan emelleri
-
[nesnesiz, -de, -den, mecaz]
Geçmişte yaşanan bir olay veya durum yeniden hatırlanmak
- Necati'nin o gün bir kere bile aklından geçmeyen bir isim, uzaklaşmış hatıraları arasından canlandı.
- [nesnesiz, -de, -den, mecaz] Etkinliği artmak, hareketlilik kazanmak; yenilenmek