cılızlaşmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz]
Zayıf ve güçsüz olmak
- İşte yıllar var ki o dert büyüdükçe adam da bostan kökeni gibi cılızlaştı, soldu, kurudu.
-
[nesnesiz, mecaz]
sıskalaşmak
- Bir yandan da bakıyoruz, romantik ruh cılızlaştı.
-
[nesnesiz, mecaz]
Basit, değersiz, önemsiz olmak
- 1908'den sonra dilden Osmanlı sözcükleri atıldıkça dil cılızlaştı, bu dille yazan şairler, yazarlar da perişan oldular.
- [nesnesiz, mecaz] Gücünü, değerini yitirmek