cilve
Dil: Farsça cilve
-
[isim, mecaz, mecaz]
Hoşa gitmek, ilgi çekmek için takınılan çekici, edalı davranış; işve
- Romantik devirlerde bu nevi cilvelere aşk mâni olurdu, şimdi de kültür.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Hoş ve latif bir şekilde görünme ortaya çıkma
- Ressamın bu renk ve ışık cilvesi altındaki ana nesneyi bütün gerçeği ile kavraması her zaman kolay bir iş değildir.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Göz alıcı hareketlilik
- Feleğin cilvesi çoktur, alın yazısını bozmaya çare yoktur.
-
[isim, mecaz, mecaz]
Bir olayın veya durumun bir kişiyi şaşırtan ve beklenmedik yanı
- Yalnız ve yalnız Allah’ın cilvesi bu!..
- [isim, mecaz, mecaz] tecelli