cıvıl cıvıl
Dil: Türkçe
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf]
Canlı, neşeli olan
- O oyunlar, o cıvıl cıvıl söyleyişler... Mezar derinliklerinden geliyordu onlar.
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf]
Hareketli, kalabalık olan
- Babam gençliğinde Viyana'da garson olarak çalışmış. Çok güzel, cıvıl cıvıl bir şehir olduğunu söylüyordu.
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf]
Kuşlar cıvıltı ile ötüşerek
- Kuşlar cıvıl cıvıl ötüşüyor, köpekler sessiz oturmuş, kuş seslerini dinliyorlardı.
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf]
Canlı, hareketli olarak
- Servis penceresinden onun yaptıklarını izler bir yandan, bir yandan da cıvıl cıvıl konuşur bahçıvanla.
-
[sıfat, zarf, zarf, zarf]
Kalabalık biçimde
- Ankara, kızıldan pembeye, pembeden mora, mordan leylakiye geçen bir aydınlık içinde cıvıl cıvıl kaynıyor.