çivilemek
Dil: Türkçe
-
[-e, -i, mecaz, -i, mecaz, -e, mecaz, mecaz]
Bir şeyi bir yere çivi ile tutturmak; mıhlamak
- Duvara sırtını verip çömeldi. Gözünü hamamcının geleceği yola çiviledi.
-
[-e, -i, mecaz, -i, mecaz, -e, mecaz, mecaz]
Aynı noktaya sürekli olarak bakmak
- Maçın sonuna kadar sanki koltuğuna çivilemişler, hiç kımıldamıyor.
- [-e, -i, mecaz, -i, mecaz, -e, mecaz, mecaz] Bir kişiyi öldürmek
- [-e, -i, mecaz, -i, mecaz, -e, mecaz, mecaz] Olduğu yerde hareketsiz bırakmak
- [-e, -i, mecaz, -i, mecaz, -e, mecaz, mecaz] Sabitleştirmek, kesin olarak yerleştirmek