çizgi
Dil: Türkçe
-
[isim, matematik, mecaz, mecaz, mecaz]
Çizilerek veya çeşitli yollarla oluşmuş iz; cızık, çizi, çizik, hat, tahrir
- Bu kâğıda üç çizgi çekti.
-
[isim, matematik, mecaz, mecaz, mecaz]
Yüz ve vücut hatlarının her biri
- Gözlerinin rengi, yüzünün çizgileri, boyu posu bile değişmiyordu.
-
[isim, matematik, mecaz, mecaz, mecaz]
Boya veya altınla işlenen süsleme motiflerinin etrâfına sınırlarını belli edecek şekilde daha koyu bir renkte ince olarak çekilen çizgi; tahrir
- Çizginin yalnız uzunluk boyutu vardır.
-
[isim, matematik, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir noktanın yürütülmesiyle oluşan biçim
- Ben hayatımı yeniden ve bambaşka çizgiler üzerinde kuracağım.
-
[isim, matematik, mecaz, mecaz, mecaz]
Belli başlı özellik
- Bu topluluklar arasında amatör ve profesyonel çizgisini de tam olarak çizebilmek kolay değildir.
-
[isim, matematik, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir durumdan başka bir duruma atlanan, geçilen yer, sınır
- Ben de nerede olursam olayım ihtilalci çizgimi sürdüreceğim.
- [isim, matematik, mecaz, mecaz, mecaz] Herhangi bir konudaki görüş; eksen