dağıtmak

Dil: Türkçe

• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak
  • Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı.
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Belli bir orana göre bölüştürmek; tevzi etmek
  • Cebinden cüzdanını çıkarıp çocukları için harçlık dağıttı.
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek
  • Selamlar dağıtarak telaşsız ve yorgun bana doğru yürüyordu.
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak
  • Odayı dağıtmak. Kâğıtları dağıtmak.
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   ulaştırmak
  • Kooperatifi dağıttılar.
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Yenilgiye uğratmak
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Bir topluluğun varlığına son vermek; feshetmek
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Kurulu bir düzeni bozmak
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek
• [-i, -i, nesnesiz, nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz, mecaz, nesnesiz, mecaz, nesnesiz, argo]   Değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak