damla
Dil: Türkçe
-
[isim, halk ağzında, mecaz, sıfat]
Yuvarlak biçimde, çok küçük miktarda sıvı; katre
- Elime bir damla yağmur düştü.
-
[isim, halk ağzında, mecaz, sıfat]
Damlalıkla kullanılan ilaç
- Hastaneden çıkınca yakınlarda bulunan bir gözlükçüden gözlüklerimi, gözlükçünün hemen yanındaki eczaneden de göz damlasını aldık.
-
[isim, halk ağzında, mecaz, sıfat]
Kalbe inen felç
- Damladan ölmüş.
-
[isim, halk ağzında, mecaz, sıfat]
Çok az miktar
- Keyfin damlası karıştığı zaman, hak hak olmaktan, adalet adalet olmaktan çıkar.
-
[isim, halk ağzında, mecaz, sıfat]
Damla biçiminde olan (ziynet)
- Yıldızlar damla elmas olmuş, karanlık gecesini ışıklıyor; rüzgârlar türkü, dallar saz olmuş, senin için söylenip çalınıyor.