daralmak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
Dar duruma gelmek; darlaşmak
- Yıllar geçer, bir gün bakarsınız vakitler daralmış.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
azalmak
- Hafızası o kadar daralmış, bir sene evvelini hatırlamıyor gibi.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
Bir şey zayıf duruma gelmek
- Geçimi daraldı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
güçleşmek
- Daralan soluğu ile çıkamayacağı merdivenleri oğlunun da çıkmasını yasaklıyordu.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz] sıkışmak
- [nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz] Başı dara gelmek; bunalmak