delmek
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz, mecaz]
Delik açmak, delik duruma getirmek
- Taşın göze dokunmadığını ve bir parmak aşağıda yanağı deldiğini gördü.
-
[-i, mecaz, mecaz]
İncinmesine, kırılmasına sebep olmak
- Yalnız bir gün, daha doğrusu bir akşam soyunup yatağa girmeden önce o tüm saflığı içinde bir söz söyledi ki delinmez sandığım ciğerimi deldi.
-
[-i, mecaz, mecaz]
Nüfuz etmek, içini veya ardını görebilmek
- Bizans imparatorlarının nazarları hiçbir zaman şehrin surlarını delip Boğaziçi’ne işleyememişti.