demirli
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz, denizcilik, zarf]
İçinde metal veya karışım durumunda demir bulunan
- Demirli sular. Demirli ilaçlar.
-
[sıfat, mecaz, denizcilik, zarf]
Demir parmaklık veya demir bir parça takılmış olan
- Önüne bakmadığı için ucu demirli kunduraları köprü dubalarının çivilerine takılıp tökezliyor.
-
[sıfat, mecaz, denizcilik, zarf]
Bağlanıp kalmış
- Ali Bey İstanbul'da demirli bir hayat temposuna bağlı kalan tek insan gibi görünüyordu.
-
[sıfat, mecaz, denizcilik, zarf]
Demir atmış (gemi)
- Her sabah, şimdi limanda demirli duran bu gemide uyanacaklardı.
- [sıfat, mecaz, denizcilik, zarf] Demir atmış bir biçimde