dinlemek
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz]
İşitmek için kulak vermek
- Konağın hesabını sen söylersin, ben de dinlerim.
-
[-i, mecaz]
Birinin sözünü, öğüdünü kabul edip gereğince davranmak
- Beni dinlersen bu işten vazgeç.
-
[-i, mecaz]
Kulakla veya dinleme aletiyle hastayı muayene etmek
- Doktor kalkar. Kulağını bu gösterilen yere dayar. Dinler.
-
[-i, mecaz]
Uymak, baş eğmek, itaat etmek
- Şaşkınım, çenem, dudaklarım, dilim sanki artık beni dinlemiyorlar.