doğru

Dil: Türkçe

• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Bir ucundan öbür ucuna kadar yönü değişmeyen, eğri ve çarpık karşıtı
  • Doğru haber.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Gerçek, yalan olmayan
  • Bunları sana şimdiden söylemek daha doğrudur.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Akla, mantığa, gerçeğe veya kurala uygun
  • Söyleyin doğrusunu, siz insanoğlunun ahlaklı olabileceğine inanmıyorsunuz.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Hakikat olan şey; savap
  • İki noktadan yalnız bir doğru geçebilir.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Başı ve sonu olmayan düz çizgi
  • Doğru söylüyorsun Ali, doğru söylüyorsun ama kazın ayağı öyle değil.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Yanlışsız, eksiksiz bir biçimde
  • Doğru oraya gitmiş olsaydınız herhâlde uygun olurdu.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Hiçbir yöne sapmadan
  • Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Yakın, yakınlarında
  • Börekçi fırınının karşısındaki dört köşe taşlar döşeli, iki yanı ağaçlı yoldan çarşıya doğru yürüyordu.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Yer bildiren kelimelerden sonra yön kavramı veren bir söz
  • Akşama doğru bir ara gözlerini açtı.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Zaman gösteren kelimelerden sonra “yaklaşırken, az kalmışken, yakınken” anlamlarında kullanılan bir söz
  • Yaşayışından rastgele bir yaprağını yazarak iyi bir adam, doğru bir adam olan Haşmet Gülkokan'ı siz okuyucularıma tanıtmak istedim…
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   Yasa, yöntem ve ahlaka bağlı, dürüst, namuslu olan
  • Kaymakam: Doğru mu? diye sordu neden sonra. Şef: Doğru ... diye mırıldandı.
• [sıfat, isim, isim, matematik, zarf, zarf, edat, edat, mecaz, ünlem]   “Evet” anlamında bir tasdik sözü