dolanmak
Dil: Türkçe
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, -de]
Bir şeyin çevresine sarılmak
- Kocasının kolu beline bir kobra gibi dolanmış, ince kaburgalarını birbirine geçirecek gibi sıkıyordu.
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, -de]
Bir şeyin çevresinde dönmek, gezmek, dolaşmak
- Arkadan dolanıp uzaktan gözetleyecekti çeşmeyi.
-
[-e, nesnesiz, nesnesiz, -de]
dolaşmak
- Kızlarının, gelinlerinin evleri arasında dolanıyor, hep evini, komşularını arıyordu.
- [-e, nesnesiz, nesnesiz, -de] Gelişigüzel gezmek