dövünmek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz]
Aşırı üzüntü, çaresizlik, pişmanlık duyarak çırpınmak, kendi kendini dövmek; vurunmak
- Bir kadın dokuz çocukla bir viranenin içinde çırılçıplak kaldım diye dövünüyordu.
-
[nesnesiz, mecaz]
Çok üzülmek
- Farsçayı öğrenmediğime dövünür dururum.