doyurmak
Dil: Türkçe
-
[-i, mecaz, mecaz, fizik]
Açlığını gidermek
- Hiç kimse bir diğerinin yerine karnını doyuramaz, hiç kimse bir başkasının uykusunu uyuyamaz.
-
[-i, mecaz, mecaz, fizik]
Geçindirmek, yaşamasını sağlamak
- Bu topraklar milyonlarca kişiyi doyurabilir.
-
[-i, mecaz, mecaz, fizik]
Bir maddenin içine alabileceği kadar başka bir madde katmak
- Elli yıl gecikmeyle yapılan bu açıklamanın insanı doyuracak bir yanı yoktur.
- [-i, mecaz, mecaz, fizik] Kandırıcı, inandırıcı olmak; tatmin etmek
- [-i, mecaz, mecaz, fizik] Para yedirmek
- [-i, mecaz, mecaz, fizik] Doyma durumuna getirmek