erimek
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
Katı cisim sıvı içine karışarak sıvı durumuna geçmek
- Şeker suda erir.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
Katı cisim ısı etkisiyle sıvı duruma gelmek
- Yüzündeki karlar eriyince beyaz, yuvarlak bir yüz meydana çıkmıştı.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
Dokumalar aşınıp incelerek dağılmak; eprimek
- Günden güne eriyen Kerime'yi, o tek kardeşimi kurtarabilirim ümidiyle size koştum.
-
[nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz]
Çok zayıflamak
- Güzel hayatımız da bir göz açıp kapayışta eridi.
- [nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz] Utancından çok sıkılmak
- [nesnesiz, mecaz, mecaz, mecaz] Yok olmak, bitmek, tükenmek