eski
Dil: Türkçe
-
[sıfat, isim, isim, alay yollu]
Çoktan beri var olan, üzerinden çok zaman geçmiş bulunan; ezelî, ihtiyar (I), yeni karşıtı
- Ey benim eski duygularım, eski düşüncelerim. Neden böyle uzaksınız benden?
-
[sıfat, isim, isim, alay yollu]
önceki
- Bu durumun eski sevgilinin onurunu kırması doğal.
-
[sıfat, isim, isim, alay yollu]
Geçerli olmayan
- Eski öğretmen.
-
[sıfat, isim, isim, alay yollu]
Herhangi bir meslekte uzun süreden beri çalışmış olan
- Ben babamın eskilerinden uydurma şeylerle giyiniyordum.
-
[sıfat, isim, isim, alay yollu]
Mesleğinde uzmanlaşmış, deneyimi olan
- Mebus eskisi. Müdür eskisi.
- [sıfat, isim, isim, alay yollu] Yeni olmayan, kullanılmış olan; müstamel
- [sıfat, isim, isim, alay yollu] Çok kullanmaktan yıpranmış, harap olmuş şey
- [sıfat, isim, isim, alay yollu] Herhangi bir görevden düştüğü veya durumunu yitirdiği için bir kimsenin eski saygınlığının kalmadığı durumlarda kullanılan bir söz