fırlamak
Dil: Türkçe
-
[nesnesiz]
Hızla, birdenbire bulunduğu yerden çıkmak, ayrılmak
- Çalgıcıların oğlu, elinde kenarları zilli kocaman bir tefle ortaya fırladı.
-
[nesnesiz]
Yerinden oynayıp ileriye doğru çıkıntı yapmak
- Dalga geçen esrarkeşin gözü ne görürse kırk derece ateşle yanan adamın dışa fırlayan gözü de onu görür.
-
[nesnesiz]
Fiyatı birdenbire yükselmek
- Borsada altın fiyatları fırladı.