genç
Dil: Türkçe
-
[sıfat, mecaz]
Yaşı ilerlememiş olan, ihtiyar karşıtı
- Eliyle işaret etti genç adama.
-
[sıfat, mecaz]
Çocukluktan çıkmış yetişkin kimse
- Genç ağaç. Genç at.
-
[sıfat, mecaz]
Gelişmesini tamamlamamış olan (bitki, hayvan)
- Atatürk'ün tabutu arkasından ağlayan on beş milyon Türk'ün yaşadığı genç Türkiye mutluydu.
- [sıfat, mecaz] Gençlikteki özelliklerini koruyan; dinç
- [sıfat, mecaz] Zihin bakımından yeterince gelişmemiş; toy (I)
- [sıfat, mecaz] Yeni gelişmekte olan, kısa bir geçmişi olan